19 Temmuz 2015 Pazar

Gidene.

Gitmeyi dileyene.. Gidemeyene..




" Kalbim garip bir biçimde ağır
Sırtlamışım gibi hissediyorum gözyaşlarının bütün ağırlığını.
Dünyadaki bütün melankoli ruhuma misafir olmuş gibi.
Aşağı düşerlerken tutmaya çalışsam bile gözyaşlarım ıslatıyor dudaklarımı."

Ağlıyorum..
Kime olduğunu, neye olduğunu bilmeden..
Düşüyorum..
Git gide, en dibe doğru..
Durduramıyorum kendimi..
Çok mu içimde tuttum herşeyi..
Çok mu yıprattım kendimi..
Neden herşey bir anda üst üste gelir ki?
Neden tam dimdik ayakta durmam gerekirken birden çöküşe geçtim ki?
Neden bu kadar önemsiyorum herşeyi, neden bu kadar yıpratıyorum kendimi?

Böyle böyle ardı arkası kesilmeyen sorularla baş başayım şimdi.
Kafamın yeterince kurcalandığı yetmiyormuş gibi birde sorularla iyice dolduruyorum kendimi..
Tam boşaldım diyorum, tam feraha erdim diyorum ardından sessizce, sinsice gelen duygu karışıklığı, kendime yetememe..

" Ayaklarım garip bir biçimde ağırlaştı
Sırtlamışım gibi hissediyorum havanın bütün ağırlığını
Ruhuma misafir olmuş gibi yer çekiminin tamamı."

O kadar karışık duygular içerisindeyim ki. Aklıma gelen her şeyi yazmak, bütün zehrimi boşaltmak istiyorum. Çok mu abartıyorum? Sizde de olmuyor mu böyle patlama durumları, kendinden geçişler, yılgınlık, bıkkınlık.. Siz de demiyor musunuz 'Yeter artık ne haliniz varsa görün'..

Yahu bırak diyorum şu insanlarla ilgilenmeyi, bırak herkesin gönlünü hoş etmeye çalışmayı, bırak ne yaparlarsa yapsınlar, bırak biraz nefes alsınlar. Belki de sen onlardan değil onlar senden bıkmıştır. Belkide senin ilgileniyorum, gönüllerini hoş etmeye çalışıyorum dediğin şeyler onların istemediği şeylerdir. Belkide sen öyle olduğunu zannediyorsundur. Belkide onları hiç tanımadın, onlara karşı hiç sıcak olmadın, onlara hiç değer vermedin..

Gidiyorum..
Kime kızdığımı, kime öfkelendiğimi bilmeden..
Susuyorum..
Hüznümü de alıp, incilerimi de döküp uzaklaşıyorum..

15 Kasım 2014 Cumartesi

Renk Katanıma

I'm here trying to pull you through
You just gotta be strong ~
....
And I can't help but stare 'cause I see truth somewhere in your eyes...

İyileşmeyi denemen için burdayım
Sadece güçlü olmalısın  ~
...
Ve ben sana yardım edemem ama
Gözümü üstünden ayıramam çünkü gözlerinin içinde bir yerlerde olan gerçeği görüyorum..

* Justin Timberlake – Mirrors Cover için tık tık tık..

Şarkıyı ilk dinlediğim andan itibaren bağlanmıştım ama bu kadar benimseyeceğim, sarıp sarmalayacağım aklıma gelmemişti. Beni bu şarkıyla tanıştıran Şems'ime ve şarkının bu kısımlarıyla bütünleştirdiğim renksiz gökkuşağıma renk katanıma ne kadar teşekkür etsem az..

Çokzel, seni sen yapan, üzgünken bile güldürebilen, teselli eden, ne olursa olsun yanında olan Dostunun -Kardeşinin- olması...

Sessiz sakin hayatıma daha önce hiç bu kadar içtenlikle dahil ettiğim birisi olmamıştı..

Kullanılmamış kelimelerimi kullandığım bir kardeşim var ki sormayın gitsinn :) Kıskanırım ona göre. Sormayın!

Sessizliğim.. Arayışım.. İçimde kayboluşum.. ve herşeyi açığa vuran gözlerim..

Artık beni gerçek anlamda bilenim var.. Gözlerime bakıp 'Senin bir şeyin var.' diyenim, sessizliğimi hissedip yüzüme sıcacık gülümsemesiyle bakanım, çıkmaza girdiğimde her daim yanımda olan dayanağım..

Söylediklerime bakıp ne var yahu demeyin. O kadar kapalı kutuyum ki çoğu insan anlayamaz beni. İçimde neler olduğunu.. En yakınım dediklerim bile.. Hatta bazen ben bile..

Sadece arayış içerisinde olmayı seçenlerdenim. Beni gerçek anlamda anlayabilecek kişiliğe sahip olmak isteyişim. Çok iyi analiz ediciliğim..

Demem o ki. Her önüne geleni sevme. Her önüne geleni benimseme. Her önüne gelene değer verme.
Bırak akışına.. Hayat neler gösterecek kim bilir.. Adımlarını sağlam at. Sağlam at ki sonradan geri dönmek istemeyesin. Gözlemle. Dış görünüşe aldanma, içindeki sıcaklığı hisset. Davranışlarını incele. Gülüşünü sindir. Yakaladın mı en ufak birşey. Yapış ona :) İstediğin kadar. Ama sakın pişman olma. Daha çok daha çok derine in. Kendini onun yerine koy. Herşeyini güvenli bir şekilde paylaşabileceğine emin ol.

Renk Katanıma;

O zamanlar..
Geçen 1 sene boyunca, bağımlı yaşadığım bilgisayarımla beni kabul ettiğin için,
Bir anda parlayabilen yapıma katlandığın için,
Konuşmasakda kötü durumda olduğumda 'İyi misin?' diye sorduğun için,
Her ne olursa olsun beni kırmamaya çalıştığın için,
Fikirlerimi sorduğun için,
Tüm üzücü anıları bir kenera bırakıp bugünüme doğduğun için

TEŞEKKÜR EDERİM!..

Şimdi...
Her daim yanımda olduğun için,
Bana içtenliğini hissettirdiğin için,
Yanında güvenle ağlayabildiğim için,
Gözlerindeki sıcaklığı hissettirdiğin için,
Gözlerimin içine bakıp beni anlayabildiğin için,
Ne olursa olsun ışıltıyla, içtenlikle gülümsediğin için,
Renklerini bana gösterip, seni anlamamı sağladığın için,
Bir şeyim yok dediğimde anlatmamı ısrarla beklediğin için,
İçimdekileri doğru düzgün ifade edemesemde beni dinlediğin için,
Tanışmamızı her hatırladığımızda acıyla gülsekte, İyikilerime -Baş Tacı- olduğun için,

TEŞEKKÜR EDERİM!..

Ve Unutma..

* İyileşmeyi denemen için burdayım
Sadece güçlü olmalısın  ~  *

Ne olursa olsun yanında olduğumu unutma. Tıpkı senin gibi. Başından ne geçerse geçsin Güçlü olmalısın!. Tıpkı şuan yaptığın gibi.

Belkide..

* Ve ben sana yardım edemem ama
Gözümü üstünden ayıramam çünkü gözlerinin içinde bir yerlerde olan gerçeği görüyorum.. *

Tıpkı senin gibi. Belki bir tık aşağıda ama ne olduğunu görmem için gözlerine bakmam yeterli. Ben sormadan anlatabilmelisin!. Tıpkı şuan yaptığın gibi.



Rabbim izin verdiği sürece.. 'Seviliyorsun Sarıldığımda sıcaklığını hissettiğim İyikilerim..'
Maşallah.. Maşallah.. Maşallah...


21 Ekim 2014 Salı

Huzura Yürümek isterken

Hüzne takılmak..


Severek çektiğim fotoğraf ve düşündüren -K.D- sözü..

Hep böyle olur değil mi? Tam huzura kavuştum derken tökezleriz.. Tam herşey bitti rahata ereceğim derken hüzne boğuluruz. Ne olduğunu bilmeden, bilemeden..
Ama biliriz ki huzru da hüznü de veren O'dur. Tek yapmamız gereken Şükredip, dua etmek.. Elimizden başka ne gelir ki?.. Belki de hüzünler yeni huzurların bekçileridir..



27 Eylül 2014 Cumartesi

Ses'Siz den bir ses..

   Gayet yorucu bir günün ardından hüzünlü bir geceye yolculuk..
   Gecenin sessizliğinde şen şakrak sohbet ede ede geçerken bir de bakarsın hüzün yanı başında beliriverir. Oturursun yanına dinlersin, birşey söylemek istersin o gücü kendinde bulamazsın. Ya yanlış birşey söylersem? Ya daha fazla kırarsam?.. O an sessizliğin en dibine vurursun. Yanıbaşındaki çığlıkları duymaz olursun. Düşünürsün.. Sadece onun sessizliğinde kaybolup çığlığında gün yüzüne çıkmayı dilersin. Başarabilirsen ne ala. Onu anlarsın ve ona göre hareket edersin. 
   
   Aslında her şey anlık, gelip geçici. Birde bakmışsın çığlıklar yerini tebessüme bırakmış. Bu seferde kahkahalarını dinlersin, içi gülen gözleri izlersin.. Bir yerlerde kanayan yaraları bilmezlikten gelirsin. Sonra ona eşlik eder, koyu bir sohbete girersin. Derken birden gören gözler görmez olur, ışığı ararsın. Ama nafile, gitmiştir bir kere beklemeye koyulursun. Ardından gökyüzünde ışıltılar farkedersin. Birbirine kızgın çizgiler, alabildiğine parlaklık. Bir ses duyarsın, korkularını hafifleteceğini düşünüp ona doğru yol alırsın. Tık tık tık. Elbetteki müsaade vardır ve ona eşlik edersin. Kendini müziğin ritmine bırakırsın, gülersin, eğlenirsin. Gökyüzünden bir haber sadece melodiye takılırsın. 
   
   Sabah olur, güzel bir kahvaltı yaparsın. Biraz ondan biraz bundan işte şimdi tamda dünden kalma yağmurun mis kokusunu içine çekme vakti.. Yürürsün, yürürsün.. Birde bakmışsın gök kararmış yağmurun habercisi olmaya yeltenmiş. O an hiç birşey düşünemez olursun. Sadece durup beklersin. Damlaların yüzüne çarpmasına izin verirsin. Rahmetin sesini, kokusunu, etkisini içinde hissedersin. Seni rahatlatmasını beklersin. Ahenkle dans etmeye başlarsın.. Her damlacığın melodisine tutunursun. Onlarla bütün olursun. Kendini durduramazsın, ıslanırsın ıslanırsın..

"Yağmur birikintisi ayaklarımı sarıp sarmaladı,
Tuttuğum gözyaşları gözlerime doldu. Ağlıyorum. 
Nereye gidersem gideyim,
Minik yağmur bulutum tepemde duruyor.
Parmak uçlarımda yükselip, yakalamaya çalışıyorum ama
Öyle ufacığım ki, o hep parmak uçlarımın ötesinde duruyor. " Younha - Umbrella ~




22 Eylül 2014 Pazartesi

 " Will you only need the light when it's burning low 
Only miss the sun when it starts to snow 
Only know you love her when you let her go 
Only know you've been high when you're feeling low 
Only hate the road when you're missin' home 
Only know you love her when you let her go 
And you let her go 

Işığa yalnızca sönmeye başladığında ihtiyaç duyarsın
Güneşi yalnızca kar yağmaya başladığında özlersin 
Onu sevdiğini ise yalnızca gitmesine izin verdiğinde anlarsın 
Yalnızca kendini dipte hissettiğinde yüksekte olduğunu anlarsın 
Yalnızca evi özlediğinde yoldan nefret edersin 
Onu sevdiğini ise yalnızca gitmesine izin verdiğinde anlarsın 
ve gitmesine izin verirsin...  " Let Her Go - Passenger ~

   Sesi, soluğu, melodisi güzel, özel adam -Passenger- böyle demiş.. Bazı şeylerin kıymetini çok sonra anlarız değil mi?
Yalnızlığı tattığımızda kalabalığı, sessizliği tattığımızda sesi, hüznü tattığımızda ferahlığı.. İnsanlar ne çok şeyi es geçiyorlar, geçiyoruz, geçiyorum.. Halbuki herşeyin kıymetini bilseydik bu kadar gelişigüzel, dengesiz yaşamazdık.. Ne var ki her güzel şeyin kıymetini bilip daha da güzelleştirseydik.. Yada her kötü olayın, davranışın bizi daha ileri götüreceğini, dayanma gücü vereceğini bilseydik.. 

   Ne garip şey şu duygu bozukluğu, duygu değişkenliği. Göz açıp kapayıncaya kadar altüst olan hayaller, çıkmaz yollar, ucu buçağı gözükmeyen dertler.. 'Ne çektik yahu' diyesim geldi. Duyguları çabucak değişen bir varlık duruyor karşınızda. Her an gülüp eğlenebilen, aniden hüzne bulanan, altüst olan bir kişiliğim var. Neden böyleyim çözemiyorum.. Ama sevmiyor da değilim bu halimi. Belki de öyle daha mutluyum. Belki de yazma sebeplerimden biri de budur. Olabilir mi? Olabilir. 

   Gelelim gitmelere.. Nedensiz gidişlere, terkedişlere ve belki de izin verilen gidişlere.. Başıma geldi mi? Elbette ki bende bir kez tattım bu gidişlerden birini.. Geriye baktığımda gariplikten başka birşey değildi benimkisi. Arta kalan sadece bir 'Garip' kelimesi.. İnsan değil mi yahu? Senin hayatına hop diye girerler de istedikleri zaman çıkarlarda. Sonuçta o da insan(!) Ne yapsa yeridir değil mi? Yalnız diğerlerine de haksızlık değil midir bu şekilde ithaf ediş? Elbetteki haksızlıktır. Gel sen benim hayatıma önce renk kat, beni mutlu et. Daha sonra üz, ez, bezdir öylece git(!) Hemde ilk karşılaştığından daha berbat bir durumda bırak. Olacak iş mi bu? Olur.. Herşey olur.

   Birde istenmeyen gidişler vardır değil mi? Tadı damakta kalan mutluluklar, zamansız gelen zamanlar.. - Onu sevdiğini ise yalnızca gitmesine izin verdiğinde anlarsın - boşa dil dökmemiş Passenger. Gerçekleri tatlı bir dille açığa vurmuş. Belki de bizim gözardı ettiğimiz konuya değinmiş. Çünkü biz hiç düşünmeyiz 'Ya giderse'leri.. Çünkü Dünya bizim etrafımızda döner ve aklımızdan kötü şeyler geçmez. Neden? Mutlu olmak için bunlarda gerekli değil midir? Belki bu şekilde düşünürsek ona daha sıkı sarılırız, onu daha iyi anlarız, ona daha çok gözkulak oluruz(?). Belkide düşüne düşüne adım adım ayrılığa adımları birlikte atarız.. Hayat bu. - Ve gitmesine izin verirsin... -